25 Aralık 2011 Pazar

22.Gün (02.08.2011 Brugge)


Yazım yeri ve tarihi: 03.09.2011 Antwerpen-Amsterdam treni 13:00
Gece geç uyuduğum için hostelin kahvaltısına kalkamadım. Önce haritadan kendime bi rota yaptım sonra bi Mc Donalds'a girerek karnımı doyurayım dedim ama çevrede hiç Mc yoktu. Öyle geze geze gara kadar geldim. Amsterdam'a giden trenler için saatleri çıkarttım ve Markt meydanına giderek orada karnımı doyurdum. Hemen yan masada da üç Türk konuşuyordu sohbete dahil olmadan onları dinledim :). Ardından Brugge sokaklarında kendimi oradan oraya attım, her zamanki gibi elim bol bol fotoğraf makinesine gidiyordu. Brugge tam yaşlılık geçirilecek bir şehir, kalabalık yok, gürültü yok, her yer birbirine çok yakın ve çok temiz. Orta çağ mimarisi ile beraber gerçekten kendine has çok hoş bir havası var.


Biraz dolaştıktan sonra markete uğradım iki bira alarak nehrin dibine oturdum ve orada kendi kendime keyif yaptım. Sonra tekrar Brugge sokaklarını haritanın da yardımlarıyla oradan oraya dolaşmaya başladım. Tek gezmenin avantajları aniden istediğin şeye karar vermek oluyordu. Uzun zamandır yürüdüğüm için de artık yürümeye erinmiyordum, alışmıştım iyice :). En son park gibi yeşil bi alanda otururken kendi fotoğrafımı çekeyim dedim ve fotoğraf makinesini bankın üstüne koydum. O sırada yanımdan geçen bir grup turist biz yardımcı olalım dediler ve teşekkür ederek fotoğraf makinesini verdim tam poz verirken fotoğrafı çeken kadın gülmeye başladı. Ne oluyor demeden arkamda ailenin en yaşlısı geçmiş bana iki kulak yaptığını fark ettim :). Bayağı matrak bir aileydi açıkçası, iki kulaksız resmimi çektikten sonra teşekkür ettim tekrar ve ben de hostele doğru geri döndüm. Saat 19:00 falan olmuştu zaten gidip duş falan aldım ve yarım saat dinlendim yatağımda.

Çıkıp karnımı doyurayım dedim ama marketler hep kapamıştı ben de yine fast foot tarzı bi menu yedim. Saat 22:30 gibi hostelin barına uğradım. Yarım saat falan sonra yaşlı bir adam sahneye geçti ve hem gitarı hem mızıkayı hem de davulu aynı anda çalarak country tarzı müzik yapmaya başladı. İşte o an yine çok şanslı günümde olduğumu hissettim çünkü county şarkılarına bayılırdım. Adam bir yandan çalıyor ve bir yandan da söylüyordu ayrıca barda da çok sıcak güzel bir ortam vardı. Adamın teki de sevgilisiyle tam önümde dans ediyordu ikisi de kafayı bulmuştu ama :). Biraz zaman sonra adamla tanıştık bana sevgilisini gösterek "kız arkadaşım" dedi. "Biraz kaçık ama olsun onu çok seviyorum" diyerek bu sevgisini benimle de paylaşmış oldu. Saat 00:00 gibi müzik ziyafeti son buldu ben de bi yarım saat daha barda takıldım sonra yattım, malum yarın Amsterdam'a yolculuk vardı ve erken kalkmam gerekiyordu.

Harcanan para: 1,04 su ve çikolata + 7,05 tavuk menüsü + 2,15 iki adet bira + 3,5 tavuk menü + barda içilen üç bira 7,75 euro = toplam 21,50 euro

23. günü okumak için tıklayınız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder