30 Ocak 2012 Pazartesi

24. 25. ve 26. Gün (04.09.2011-05.09.2011-06.09.2011 Amsterdam)

İnterrailimin son üç gününü bitişik yazma ihtiyacı hissettim çünkü anlatacak pek bişey kalmadı açıkcası. Bunun sebebi sürekli yağan yağmur ile beraber pek fazla gezememiş, çoğu vaktimi hostelde vakit öldürerek geçirmiş olmam. Fakat yine de kısaca özetliyeyim.

-24.Gün 04.08.2011-

Bir önceki günün aksine bugün hava biraz bozuk gibiydi. Fakat yine de öyle gezilmesini engelleyecek bir durum yoktu. 8 kişilik odadaki zorlu geceden sonra (horlayan abimiz sağ olsun) bugün oda değişecektim. Resepsiyona giderek bugün hangi odaya geçeceğimi sordum. Fakat bana ilk başta odaların dolduğu gibisinden bişeyler söyledi. Bugün de farklı bi odada kalacaktım sonra yine oda değişecekmişim falan diyerek tabi ben kabul etmedim. Bana ne söyledilerse onu aktardım bir iki baktı önündeki kağıda, rezervasyonları kontrol etti sonra artık ne yapıp ettiyse 4 kişilik bir oda numarası verdi.
Odaya girdiğimde bir gün önce kaldığım 8 kişilik odadan değişik saç stilli, dövmeli, büyük kulak delikli punkçı vari eleman da vardı. Sonradan tanışmamızda isveçli olduğunu öğrendim ama adını falan hatırlamıyorum şu an :). Demek o da odasını değiştirdi dedim. Oda küçücüktü ve iki adet ranza toplam dört adet yatak adeta sıkıştırılmış odaya. Artık olsun dedim ve boş olan tek yatağa yerleştim. Odadaki diğer iki eleman Fransızdı ve bana bir iki kelime bişeyler söylediler anlamadım. Daha sonra İsveçli olan bu iki Fransızın İngilizce bilmediğini söyledi. Sanırım bana Fransızca bilip bilmediğimi sordular. Ben de "No" dedim bunu anlamışlardır heralde diye düşündüm.

Odada olmayan bir şey vardı o da banyoydu. Fakat ben ilk gün ücretimi öderken bu 4 kişilik odada banyolu odada kalacağım için bir kaç euro fazla vermiştim. Resepsiyona inip durumu söyledim. Yine bir iki arıza çıkarır gibi oldu o an gıcık oldum Asya kökenli kızımıza. Bir şekilde fazla aldıkları parayı geri aldım ama... :)

Kendime küçük rota çizdim yine Van Gogh müzesinin olduğu yere gittim, klasik "I am Amsterdam" yazısının önünde fotoğraflar çekildim ve soğuyan havayla beraber akşam üzeri odaya geldim. Odanın için loş duman altıydı ve marijuana kokuyordu. İki Fransız yakmış bir tane camın dibinde tüttürüyordu çünkü. :)

 Ertesi gün Ertan'la buluşacaktık tekrar. İnternetten kaldığım hostelin adını ve yerini tarif etmiştim. Gece yarısı olmuştu bir yandan tv izleyerek uykuya dalmıştım

-25.Gün 05.09.2011-

Sabah 9-10 gibi gürültüye uyandım. İki Fransız odadan ayrılıyorlardı. Kalktım dışarda Mc Dondalds'ta kahvaltı yaptım. Bugün ne yapacağımı bilmiyordum. İlk gün karşılaştığım İsrailli bana botanik bahçesi gibi bir yer sormuştu. Ben de orayı merak ettim haritadan bularak oraya gittim. Hava şiddetli yağmaya başladığı için fazla da kalamadım geri geldim odaya. Bütün günüm öyle geçmişti hava dindikçe dışarı çıkıp iki tur atıyordum ben çıktıkça tekrar yağmaya başlıyordu. Zaten Ertan'la da görüşememiştik, ertesi güne kalmıştı :) İki Fransızın boşalttığı yere de kimse gelmemişti, İsveçli ile tv izleyip abur cubur yiyerek geceyi geçirdik. 

-26.Gün 06.09.2011-

Yine ne yapsam diye kararsız olduğum bir gün. Artık interrail maceramın son günüydü. Artan nakit param da vardı. Ben de dolaşıp yine hediyelik eşya alayım dedim. Ivır zıvır ilginç ne bulduysam aldım. Bu arada Amsterdam'da hediyelik eşya dükkanlarını dolaştığınız zaman bol bol cinsel organ temalı ürünler de göreceksiniz. Gayet ekmek peynir gibi rafların üstünde penisten, vajina şeklinde kupalar, şekerler, oyuncaklar vs. bulunuyor. İlk gördüğünüzde "nereye geldim ben" diyebilirsiniz. Merak etmeyin orası sıradan bir market. :)

Bütün gün bu şekilde geçerken, bir yandan da internet cafeye girip Ertanla yazışıyorduk. Öğrendiğime göre o aynı hostele gelmişti ancak bir türlü içerde bulamamıştık birbirimizi. Oda numaramı falan yazdım artık ben ayrılmadan son kez görüşelim diyorduk. En son gece 23:00 gibi odada takılırken bir anda kapı açıldı ve karşımda onu gördüm :) Çıkıp bir tur attık dışarda zaten hemen dibimiz Red Light District'ti ve soğuk havaya rağmen caddelerde kalabalık sayılırdı. Ne yaptın ne ettin diyerek 2 saat kadar takıldık.  O da iki gün sonra dönecekti Türkiye'ye fakat ben erken kalkıp gideceğim için fazla uzatmadık vedalaştık. 

Onca hayalini kurduğum bu maceranın son bulmasının burukluğu, artık eve dönüp kendi yatağımda yatacak olmamın da sevinci ile son kez hostel yastıklarına kafamı koyuyordum. 

Son üçgün harcanan para= 88 euro

4 yorum:

  1. toplam ne kadar harcadığını yazsaydın iyi olurdu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. toplamda kabaca 3.500 tl harcamışımdır.

      Sil
  2. Merhaba,
    Ben bu yaz interrail yapmayi dusunuyorum. Blogunuz gercekten her interrail yapmayi dusunen kisinin ucaga binmeden okumasi gereken turden olmus :) ancak sormak istedigim bikac soru var mail adresinizi ogrenebilir miyim?

    YanıtlaSil
  3. Merhaba,

    ahmetkerimdemir@gmail.com

    bu adrese yollayabilirsiniz.

    YanıtlaSil