Yazım yeri ve tarihi: 03.09.2011 Antwerpen-Amsterdam treni 13:00
Bugün ayrı takılacaktık, bu nedenle rota konusunda pek emin değildim. Şöyle bir haritayı açtım ve önce Champs-Elysees'ye gider ordan yürüyerek Notre Dame yapar sonrasına orada karar veririm dedi ve hostelden ayrıldım. Tam bi kaç metre ilerlemişken sağ tarafta beyaz büyük bi yapı fark ettim tepede, ki bir çok turist de o tarafa doğru akıyordu resmen. Sonra daha önce haritada fark ettiğim Sacre Coeur bazilikası olduğunu anladım ve önce orayı görmeye karar verdim. Artık bu tür kilise, bazilika türü yapılardan gına geldiğinden binanın için pek ilgimi çekmesede konumu, bahçesi ve bulunduğu tepenin Paris manzarası görülmeye değerdi. Ayrıca önünde daha hiç bir yerde görmediğim ucuzlukta hediyelik eşyalar vardı :). O civardan aldığım hediyelik eşyaları boşuna taşımayayım diye hostele bıraktım zaten dip dibe neredeyse.
Eşyaları bıraktıktan sonra metroya atlayarak Champs Elysees'e gittim. Bütün sokağı yürüyerek geçtim, tabi o sırada gördüğüm bi kaç mağazaya girip baktım haliyle. Grand Palais'in olduğu yere kadar düz devam ettim ve oradan sağa dönerek Fransız savaş ve askeri mühimmatların müzesi gibi bişey vardı. Oranın da bahçesi gayet güzeldi, orada da biraz takıldıktan sonra planladığım rotaya devam ettim fakat susuzluk artık inanılmaz noktaya gelmişti bende. Ancak Notre Dame'a kadar hiç markete rastlamadım, market arayıp yolumu da uzatmak istemedim. Nehir boyunca Dame'a kadar ilerlerken köprülerin birinde kendi ismimi kazıdım. Genelde sevgililer köprüye üstünde isimleri yazılı olan kilit takmışlardı. Bu geleneği fırsata dönüştürmek isteyen işportacılarda etrafta kilit satıyordu haliyle :).
En sonunda Notre Damm'a ulaşmıştım, sıcak bi kalabalık vardı çevresinde. Kuşlara ekmek uzatan insanlar (evet uzatıyorlar, kuşlar da ellerine konup yiyor) ayrı bir renk katıyordu oraya. Artık yorgunluk ve susuzluk dayanılmaz olmaya başlamıştı, oradan metroya atlayarak hostelimin olduğu durakta indim ve yakındaki carrefour'a girerek suyumu, içeceğimi alarak kana kana içtim. Saat 8 gibi gelmiştim ama yol arkadaşım Ertan hala gelmemişti. Hostelde vakit geçirdim ben de zaten 12 gibi Ertan da geldi fazla gece kalmayalım diyerek uyuduk.
Harcanan Para: ufak tefek hediyelik eşyalar 3,5 euro + iki hamburger 2 euro + telefon 2.40 euro + su, icetea ekmek 3.2 euro = toplam 11,1 euro
20.Günü okumak için tıklayınız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder