24 Kasım 2011 Perşembe

7. ve 8. Gün (18.08.2011 - 19.08.2011 Floransa - Venedik)

Yazım Yeri ve Tarihi: 22.08.2011 Prag-Villach Treni

-7.Gün 18.08.2011-


Gözümüzü açtığımızda saat 11:30 falan olmuştu. Gece olan uykusuzluğumuzu biraz olsun böyle gidermiştik. En yakın Venedik treni saat 13:30 civarıydı. Saat 12:30 gibi yerimizden kalktık ve garın sağ çıkışında "Conad" market olduğunu öğrendik. Karnımız haliyle aç gidip yiyecek bişeyler alalım dedik ve Ertan eşyaların yanında beklerken ben de gittim markete. Marketi gezdim dolaştım ve dişimize göre doğru düzgün bi' şey bulamadım. Roma Termini garındaki marketteki çeşitlilik yoktu burada. Elim boş şekilde tam marketten çıkarken öten alarm sesi ile şaşkına döndüm. O sırada o alarm cihazının tam dibinde bulunan genç market elemanı "tamam sorun değil arada oluyor" gibisinden bişeyler söyledi. Ben de zaten gelip cebimde bişeyler olup olmadığını araştırmaları için hazırdım ama o öyle deyince döndüm devam ettim.


Çantalarımızın olduğu yere gelip yol arkadaşım Ertan'a yiyecek bişey olmadığını söyledim o da McDondald's a hamburger almaya gitti. O gider gitmez arkamı bir döndüm marketteki genç eleman bana doğru geliyor. "Hayırdır?" gibisinden bi bakış attım eleman bana marketten ekmek yediğimi, bunu üç farklı kişiye doğrulattığını 1 euro vermem gerektiğini yoksa polis çağıracağını söyledi. Ben haliyle şaşkına dönmüştüm bir iki geveledikten sonra hayretler içinde bu iddiayı reddettim. O ise ısrarla ekmek yediğimi ve 1 euro verceksin diyerek biraz da artist tavırlarla yanıtlamaya devam etti. Onunla garda tartışırken Ertan çıktı geldi ona da durumu anlattım ve tartışmaya devam ettik. En sonunda markette kamera olabileceği aklımıza geldi ve elemana dönüp markete giderek kameraya kayıtlarına bakalım, ekmek yeyip yemediğimizi oradan göreceğini söyledim. Ancak o markette kamera olmadığını söyledi ve biz inanmadık. Aklımıza gelen düşünce orda bizden 1 euro alıp cebine atacak şeklindeydi. Kalk markete gidelim kamera var mı bakalım dedik ve markete geri döndük üçümüz. Şöyle bir baktık ve sahiden de kamera falan yoktu. Bu sefer marketin içinde tartışmaya başladık ancak fark ettik ki Venedik'e olan trenimiz kalkmak üzere. Orada ona 1 euroyu verdik ve küfür ede ede çıktık marketten. Polisin nasıl bir tutum izleyeceği ve başımızın derde gidip girmeyeceği şüphesi nedeniyle boyun eğmiştik ancak içimize hiç sinmemişti bu durum.

Neyse gidip trene yetiştik ama yol boyu sinirimi atlatamamıştım. Tren boyunca düşünüp düşünüp küfürler etmeme sebep olmuştu. Akşam üzeri Venedik'e geldik. Hemen ertesi akşam yapacağımız Prag yolculuğu için Wien aktarmalı rezervasyonumuzu yaptırdık (7euro) Gardan çıkıp tourist information'a giderek harita aldık ancak diğer şehirlerin aksine burada haritaya para ödedik 2.5 euro kadar. Haritada kalacağımız hosteli işaretleyerek dar sokaklarda, labirant gibi caddelerde ilerlemeye başladık. Tabelaları da takip ederek bir şekilde S.Marco meydanına geldik. Bu meydanın hemen arka tarafında bizim hostel vardı ve zor da olsa bulduk. Geceliği 35 euro ödedik ve bu kadar pahalı olmasına rağmen gerçekten kötü bi hosteldi. Daha doğrusu hoteldi diyelim. Odası çok dar ve havasızdı ancak hotelin adını şimdi hatırlayamıyorum. Eğer Venedik'e yolunuz düşerse adalardaki hostellerde kalmak yerine tren ile 5 dakika olan Venedik'in ada olmayan kısmında kalmanızı öneririm çok daha ucuzmuş orada hosteller. Her neyse biz duşumuzu falan alıp hemen dışarı çıktık. Sokaklarda yine kaybolduk saat 22:00 civarı olmuştu ve bu saatte dışarda pek kimse kalmamıştı. Anladık ki Venedik'te geceleri pek hayat olmuyordu. Biz de zaten yorgunduk hostele geri dönerek yatıp uyuduk.

Harcanan para: 7 euro rezervasyon + 2 euro iki adet hamburger + 1.74 euro iki adet ice tea 2lt + 1 euro telefon + 8.30 floransada tüm gece kalan çantaların locker parası + 35 euro hostel + 1 euro hamburger=toplam 58,04 euro

-8.Gün 19.08.2011-


Rialto Köprüsünden Manzara
Sabah 10:00 gibi uyandık ve hotelden çıkışımızı yaptık. Çantalarımızı da yine hotelde bıraktık ve gezmeye başladık. Toplam 7.19 euro'ya marketten alışveriş yaparak küçük sırt çantasını yiyecek içecekle doldurduk ve kahvaltımızı da yaptık. Tüm Venedik'i yürüyerek gezdik ve artık sokakları da ezberlemiştik. Öncelikle Venedik çok pahalı bir yer tabi bunu herkes söylemiştir. İnternet'in 15 dakikası 2 euro! Şehir de o kadar büyük olmadığı için tüm sokakları hatırlayabiliyorduk. Venedik'in ise manzara olarak en iyi yeri Rialto köprüsü. Herkes oradan fotoğraf çekme yarışı içerisinde tabi biz de bol bol çektik! Çoktan akşam olmuştu bile ve 19:00-20:00 gibi hotelden çantalarımızı aldık ve yürüyerek gara kadar geldik. Hotelden gara sırtımızda çantalarla 50 dakika falan yürümüştük. Garın önüne merdivenlere oturduk ve trenimizin hareket saatinin gelmesini beklemeye başladık. Trenin hareket saati ise 00:36'ydı daha çok vardı anlayacağınız. Neyse oturduk sohbet muhabbet derken saat 23:00 oldu ve yaşlı bir adam gelerek sigara istedi ve muhabbete başladı. Doktor olduğunu, 30 küsür yıl çalıştığını ve şimdi hayatını gezerek sürdürdüğünü falan söyledi. Kanarya adalarında yaşıyormuş ve sahip olduğu 3 çocuğunu da okutarak doktor yapmış. Yazık adamı bi de darp etmişler parası, pasaportu çalmışlar hatta hastanede de yatmış darp nedeniyle. Bu nedenle Afrika'dan gelen göçmenlere oldukça sinirliydi. Adamla bayağı konuştuk bizi Kanarya adalarına davet etti ve bir gün uğrarsak ona ulaşmamız için telefon numarasını verdi hatta her şeyi de karşılama sözü verdi :). Neyse, tren saatimiz geldiği için adama teşekkür ettik ve trenimize atladık. Gece treniydi ve kompartmandaydık. Sıkış tepiş uyuyarak bi günü daha noktalamış olduk.

Harcanan para= 7.17 euro kahvaltı+yiyecek içecek alışverişi


9.günü okumak için tıklayınız...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder