27 Kasım 2011 Pazar

9.Gün (20.08.2011 Prag)

Yazım Yeri ve Tarihi: 22.08.2011 Prag-Villach Treni

Tren yolculuğumuz Viyana'ya kadar 3 kız ve biz 2 erkek bir kompartımanda ayaklı uçlu uyuyarak geçti. Viyana'daki 1 saatlik aktarma arasında sadece garın yanındaki Süpermarketi gezme şansı bulabildik :). Ucuzluğu karşısında ise şok oldu, hele Venedik gibi ateş pahası bi yerden sonra ucuzluk karşısında şaşırmak normaldi sanırım. Ayrıca yaşayan Türk sayısı sebebiyle büfelerdeki Türk gazetelerini görmek insanı hafif bi tebessüme itti, ülkemizi özlüyorduk galiba :).

Her neyse saat sabah 9 gibi trenimize binerek prag'a doğru kalan 4-5 saatlik yolculuğumuza başlamış olduk. Tabi bu yolculuk süresince dikkatimizi çeken ise sabahın bu saatinde elinde birasıyla kompartımana gelen adam oldu. Ulan bi kargalar uyansın be amcacım ne acelen var! :)



Saat 14:00 civarı Prag'a geldiğimizde yapmaya çalıştığımız ilk iş ertesi akşam için Prag'dan ayrılış için gerekli rezervasyonları yaptırmaktı ancak maalesef yer kalmamıştı o geceki trende. Mecburen sonraki sabah ayrılacaktık Prag'dan yani 2 gece konaklayacaktık burada. Buradan Nice'e geçecektik ve yaklaşık 24 saat falan sürecekti yolculuk ama biz bunu göze alarak gelmiştik zaten Prag'a :). Neyse işimizi hallettikten sonra gardan çıktık ve o anda içine yiyecek içecekleri koyduğumuz küçük sırt çantamızı kaybettiğimizi fark ettik. Hemen bi telaş falan filan derken rezervasyon yaptığımız yere sorarak çantamıza sağ sağlim kavuştuk.

Bu bi anlık dalgınlıktan sonra kendimize gelerek Prag'da kalacak hostel arayışlarına girdik. O anda tren garında billboardun tekinde geceliği 10 euroluk bi hostel reklamı gördük. Tamam Prag'ın ucuzluğu hakkında çok şey duyduk ama bu kadarını da beklemiyorduk! Adresi falan not ettikten sonra gardan çıkarak hemen önündeki yeşillikli parka oturduk bankın tekine... Daha dakika bir gol bir Bob Marley tarzlı bi eleman gelerek sessizce "marihuana lazım mı?" diye sordu. Yok falan filan diye geçiştirdikten sonra not aldığımız hosteli bulmak için yola koyulduk. Banktan kalkıp iki adım atar atmaz bu sefer elinde bi poşetli teyze geldi yanaştı "hostel lazım mı gençler" gibisinde sorularla... "Yok bizim hostelimiz var" falan filan demeye kalmadan kadın bize gitmek istediğimiz hostelin reklamını yapmaya başladı. "Aaa dur bakalım tamam biz de oraya gidecektik" falan dedik ve kadınla beraber yola koyulduk. Garın yanından atladık otobüse (yine para bilet falan basmadık  ) 2-3 dakika sonra inerek kadını takipe devam ettik ve hostele vardık.

Katedrala Sv. Vita
Hostelin adı "Olet" ve normalde orası okul. Yazın tatilde sanırım hostele çevirmişler ve siz de sınıfların içine konulmuş yataklarda kalıyorsunuz ve çok ilginç bi deneyim olacaktı... Neyse fiyat falan sorduk ve kahvaltı dahil iki gece için kişi başı 22 euro gibi gayet makul bi para ödedik. Oda 10 kişilikti gerçi ama içinde 10 kişi yoktu :). Çantalarımızı falan bırakıp duşumuzu da aldıktan sonra şehri gezmeye çıktık. İlk işimiz de eurolarımızı Çek Cumhuriyeti para birimi olan "kron"a çevirmek oldu ki biz 1 eurou 23 krondan çevirdik.  Astronomik saat kulesi, nehirleri, köprüleri gezdikten sonra şehrin harika gözüktüğü ve muhteşem Sv.Vita katedralinin olduğu tepeye kadar çıktık. Orada bol bol resim çekip ve tepenin manzarasına da doyduktan sonra Charles köprüsüne doğru yola çıktık. Tıpkı Roma'daki Navona meydanı gibi bu köprünün üstünde de çeşitli karikatüristler, ressamlar, müzisyenler falan vardı.

Astronomik Saat
Saat iyice 23:00 civarına gelmişti ve biz de daha önceden hakkında bilgi sahibi olduğumuz ve Avrupa'nın en büyük clublarından birisi olan Karlovy Lazne'ye girdik. Giriş için 120 kron (5 euro) gibi bir para verdik vermesine de içerisi bomboştu. Clubı size şöyle anlatayım 5 katlı ve her katta ayrı bir tarz çalıyor. Biz "bu mu en büyük club yea" falan diye söylenirken bir anda içerisinin doluğunu fark ettik. Daha önce bomboş olan katlar şimdi çılgınlarca eğlenen insanlarla doluydu. Gece 02:00'ye kadar orada dağıttıktan sonra cluba bayağı uzak mesafede olan hostelimize artık gidelim dedik. Fakat clubın önünde o saatte bile kuyruk vardı!

Şimdi hostele bu saatte kim gidecek falan filan diye düşünürken taksicinin birine ne kadara gider diye sorduk ve 400 krona götürebileceğini söyledi.  Adama en fazla 100 kron veririz dedikten sonra biraz sövüp saydı bize açıkçası :)). Biz oradan sırıtarak uzaklaştık yavaş yavaş sokaklarda yürürken bir tane Türk dönerciye rastladık. Haritadan göstererek hostele nasıl gidebileceğimizden falan filan bahsetti. Teşekkür ederek devam ettik yola ve bu sefer erasmus için Prag'a gelmiş olan 3 Türk gencine rastladık. Onlarla da muhabbet falan filan derken hostele gitmemiz için hangi tramvaya binmemiz gerektiğini hakkında yardımcı olmaya çalıştılar. Onlarla da vedalaştıktan sonra biz de bahsettikleri 56 numaralı tramvaya bindik ancak belli bi dakikadan sonra fark ettik ki tramvay farklı bir yere doğru gidiyor! Hemen indik tabi sonra haritadan yerimizi tespit ettik ve acı gerçekle karşılaştık. Yaklaşık 45 dakika falan yürüyecektik! Ben üstüme kalın polar aldığım için soğuyan havadan pek etkilenmezken Ertan maalesef maruz kaldı soğuğa...

Bayağı bir yürüdükten sonra saat 04:00'te hostele vardık ve hostelin herkese açık bar kısmında hala millet dağıtıyordu, muhabbetler, müzikler falan yorgunluktan onlara katılamadık biz ve odamıza gidip yattık uyuduk.

Harcanan Para: 22 euro hostel + 7 euro tren rez. ücreti + 50 kron bira + 27 kron başka bir bira + 120 kron club giriş + 20 kron hamburger + 45 kron başka bira :)  =toplam yaklaşık 40 euro

10. ve 11. günü okumak için tıklayınız...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder