27 Ekim 2011 Perşembe

1. ve 2. Gün Roma - Napoli - Roma

İnterrail'de 4. günümde yazmaya başladığım bu günlükte yazmakta neden geciktiğimi anlatmaktan daha fazlası olacak. Gecikmemin sebebi yanımda günlük tutacak bir defter vs getirmemiş olmamdı. Dördüncü günümde her zaman alışveriş yapmış olduğum Termini garı alt kat ve sağ köşesinde bulunan "drugstore conad" markette ucuz defter bulmamla artık günlük yazmaya başlayabileceğimi anlamış oldum. Her neyse bu kısmı uzatmayalım ve ilk 3 günü kısaca özetlemeye çalışayım.

1.GÜN (12.08.2011 ROMA)

İstanbul Sabiha Gökçen havaalanından 12:05'te kalkan uçağım 15-20 dakikalık rötar nedeniyle saat 14:20 civarı Roma'da oldu. Tabi burası Türkiye'den 1 saat geri olduğu için burada saati 13:20 olarak düşünebiliriz. Uçakta benim gibi genç ve gezmek için gittiği belli olan kişiler vardı. Kimisi grup halinde, kimisi ise yalnızdılar. Ancak hiç biri ile uçakta bi muhabbetimiz olmadı. Ben zaten uçakta şans eseri tek başıma oturmuştum koltukta ve ilk bir kaç güne hazırlık yapmam gerektiğini düşündürdü bu yalnızlık bana. Her neyse, pasaport işlemleri çabuk ve sorunsuz geçti 2 dakika bile sürmedi ama bu süreçte sürekli aklımda "acaba bir terslik çıkar mı?" gibisinden düşünceler vardı. Kontrolü geçtikten sonra yapmam gereken Termini'ye ulaşmak ve kendime bir hostel bulmaktı. Havaalanındaki tren istasyonunu bularak Termini'ye giden treni sordum ve 15 euro dedi. Ancak daha sonra öğrendim ki çeşitli otobüsler vs 6-7 euroya şehir içine kadar gelip bırakıyorlarmış.


Termini garına geldikten sonra sırtımda çantam ile tourist information aradım bi yarım saat boyunca. En sonunda İtalya tren yolları şirketi olan trenitalia görevlisine sordum ve elimdeki kağıda 24 yazarak eliyle 24. perona gitmem gerektiğini işaret etti kötü ingilizcesiyle beraber. Dediğini yaptım ve info'ya giderek bi harita istedim (bedava). Haritayı aldıktan sonra gelmeden önce araştırdığım hostelleri işaretleyerek fiyat sormak için yola koyuldum.

Bir gün önce heyecandan pek uyuyamadığım ve erken kalktığım için yorgunluk vardı üzerimde. Bu nedenle fiyata pek bakmaksızın ilk girdiğim hostele yerleşmeyi düşünüyordum aklımdan. Hostele giderken hostelin olduğu sokakta daha önce uçakta gördüğüm birisini fark ettim. O da beni tandı ve başıyla selam verdi bana. Ben de karşılık verdim tabi.

"BT rooms" hostelin adıydı ve büyük tabelası yoktu. Bu nedenle apartmandaki zilin numarasında yazan isimden buldum hosteli. :) Tek gecelik yer aradığımı sordum hostele ve 23 euroya içinde 3 yatak bulunan bir oda olduğunu söyledi bana. Düşünmedim hiç ve tuttum odayı. İlk işim banyo yapmak oldu ve üstümü başımı da değiştirerek yabancı bir ülkede olmanın vermiş olduğu heyecanla hemen dışarı çıkmak istedim. Bu arada saat 16:30 civarı olmuştu. Haritaya baktım ve Collesium'u gözüme kestirdim. Oraya kadar yavaş yavaş yürür sonra geri döner uyurum diye düşündüm ve yola çıktım.

Tabi öncesinde açlıktan midem kazınıyordu ve arkadaşımın tavsiye ettiği Termini garının alt katında bulunan "drugstore conad" marketten yiyecek bişeyler aldım. Ayrıca su dışarda 1-2 euroyken bu markette 0.26 centti. Bi kere suya para verin ve şişesini atmayarak Roma'da bolca karşınıza çıkacak olan çeşmelerden doldurun. :)

Marketten 4'lü küçük ekmek, su, kola, çikolata aldım ve 2 euro ödedim. Yola çıkarak cia cavour üzerinden 'Forro Romano'ya kadar yürüdüm ve yorgunluktan biraz dinlendim. Sonra Collesium'a devam ettim, çok yorgun olduğum için orada da pek kalmadım. Yanıma fotoğraf makinemi de almamıştım ve yavaş yavaş yürüyerek geri hostele döndüm. Saat 21:00 civarı olmuştu bile. Odama gittim içerde birisi yemek yiyordu yatağında. Konuşmadık pek o yattı ben de şöyle bir uzandım, erkenden yatıp uyumak istiyordum ki o sırada odaya 3. yatağın sahibi girdi. Işığı yaktı ve o anda onun daha önce hostele gelirken karşılaştığım kişi olduğunu fark ettim. "Aaa yine mi sen" dedi ve tanıştık. Biraz muhabbet ettik. Bana ertesi gün dışarda kalacağını ssöyledi ben de tekrar hostele para vermek istemediğim için etesi gün beraber dışarda kalabilir dedim. Anlaştık, telefon numaralarımızı aldık ve uyuduk.


Harcanan Para

15 tren + 23 hostel + 2 yiyecek = 40 euro

geriye kalan nakit 765-40=725



2.GÜN (13.08.2011 Roma - Napoli - Roma)

Erken kalkıp önce Napoli sonra Pompei'ye gitmekti amacım ama pompei için biraz geç kaldığım için öyle olmadı. Saat 10:00 gibi hostelden çıkarak 10:47 trenine bindim ve Napoli'ye doğru yol aldım. Yolculuk boyunca bilet kontrolüne gelen kimse olmadı. Regional tren olduğu için de 2.5-3 saat sürdü yolculuk. Vardığımda -saat 14:30'du saat- turist info'ya giderek hem market sordum hem de bir harita edindim. Marketten su, sprite, ekmek, kaşar, tarzı şeyler aldım ve 3.12 euro ödedim. Napoli'yi gezmeye başladım. Napoli daha ilk bakıldığında liman kenti olduğunu belli ediyor. Özellikle siyahi insan sayısı dikkatinizi çekiyor. Afrika'dan göçen bu insanlar yol kenarlarında topluca duruyor ve işportalık yaparak geçimlerini sağlmaya çalışıyorlar.

Napoli'de pek detaylı gezemedim, olabildince gözüme ilginç gelebilecek yerlere gitmeye çalıştım. İlk günler olduğu için dikkatimi çeken ama daha sonra görmekten bıkacağım kiliselere girdim. Ara sokaklarını gezdim. Enteresan ama Napoli'nin çok garip kendine has bir havası var. O ara sokaklar çok etkiledi beni. Tren garına doğru yavaş yavaş yürürken babam aradı 2 dakika konuştuk ve 3.5 tl eksildi telefonumdan. İşte o an telefonumda hiç lira kalmadığını fark ettim ve benim bir şekilde hostelde tanıştığım Aybars'ı aramam gerekiyordu.

Roma'ya dönen trenin kalkmasına daha vardı ve biraz da ağır davrandım. Tekrar markete giderek o sıcakta yürümüş olmanın verdiği hararetten dolayı 1 su, 1 kola aldım ve 1.1 euro ödedim. Sırt çantamı da locker'a bırakmıştım ilk 5 saat için 4 euro da onun için ödedim. Saatin 18:00 olduğunu fark ettim. Trenin kalkmasına 18 dakika vardı hemen garda telefon olup olmadığına baktım ama buladım. Artık yapacak tek şey Aybars'ı Roma'ya gittikten sonra ankesörlülerden aramaktı.

Napoli'den Roma'ya dönüş yolculuğunda yine hiç bilet kontrolüne gelen olmadı ve 21:20 civarı Roma Termini garına gelmiştik. Hemen Aybars'ı arayıp geldiğimi söylemem gerekiyordu ama telefonların nasıl çalıştığını anlamam biraz uzun sürdü. O arada da 1 euro'yu kaptırmak durumunda kaldım telefonlara. 1 euro deyip geçmemek lazım kuruşların hesabını yaparken ben bu 1 euro çok kızdırmıştı beni :). Her neyse sonunda başardım telefon açmayı ve Termini garında buluşmak için sözleştik. Yanında bir arkadaşıyla beraber geldi. Önce markete gidip yicek bişeyler ve birer bira aldık. Toplam 2.96 euro verdim bunlara da...

Piazza Della Republica'ya doğru yürüdük ve marketten aldıklarımızı tüketip biraz da sohbet ettikten sonra Aybars'ın arkadaşıyla vedalaştık. Aşk çeşmesine doğru yola çıktık amacımız dışarda kalacak güvenli bir yer bulmaktı.
Aşk çeşmesi kalabalıktı o saatte ancak gündüz tabi ki çok daha kalabalık oluyordu. Orada pek takılmayıp İspanyol merdivenlerine doğru yol aldık. Üst sıralarda kalan 4-5 kişilik bir grubun 2 metre yan tarafını gözümüze kestirdik. Matlarımız serip oraya uzandık. Yanımızdaki grup kafalarını birbirlerinin üstüne koyup oraya uzanmış, şarkı söylüyorlardı. Fazla geçmeden bizi de çağırdılar, gidip tanıştık biz de. Entresean bir gruptu her milletten insan vardı. Bir Filipinli, bir Mısırlı, bir İrlanda, bir Kanada, iki de Almandan oluşan bir gruptu şimdi de iki Türk eklenmişti. Bir çember oluşturduk ve sohbet ve şakalar arasında dakikalar geçmeye başladı.

Ardından yan taraftan merdivenleri çıkmakta olan 2 kişiye daha seslendik ve onlar da yanımıza geldi. Daha sonra onların da Türk olduğunu fark ettik :). Konuştuk, tanıştık; onlarda sadece İtalya içi interrail yapıyormuş.
Vakit geçtikçe gruba eklenen kişi sayısı artıyordur, bu seferki konuklarımızı 3 Litvanyalı kız olmuştu. Mısırlı ve Filipinli eleman bayağı matraktı. İlerleyen saatlerde 4 İtalyan katıldı. İçlerinden birisi gitarıyla dolaşıyormuş her yeri ve bize de bir kaç parça söyledi. Gece 04:00 civarı kanadalı, mısırlı ve irlandalı olan ayrıldı. İtalyanlarla da ayrıldıktan sonra 3 Napolili italyan'a da hoş geldin dedik :). Napoliler tek kelime İngilizce bilmiyorlardı ama sürekli Napoli'den bahsediyorlardı :). Alman kızlar gün doğumunu izlemek için çok güzel bi tepe olduğunu oraya gidebileceğimizi önerdiler. Kalktık hep beraber Del Popolo meydanının yanında bulunan Pincio parkına gittik. Sabahın 5'i olduğu için haliyle kimsecikler yoktu. Fakat gece o tepeden Del Popolo ve uzakta aydınlatılmış San Pietro harika gözüküyordu. Mutlaka gece gidip orayı görmenizi tavsiye ediyorum. Gün yavaş yavaş ışıyordu, hepimiz çok yorulmuştuk 3 Napolili ve Filipinli arkadaşa da veda ettikten sonra bizde oradan İspanyaol merdivenleri tarafına gidip birer kahve içmeye karar verdik. Yolumuzun üstünde henüz açılmakta olan bir cafe gördük ve 4 kahve yapıp yapamayacağını sorduk. Adam bişeyler dedi ama hiç birimiz anlamamıştık yine de orada bekledik. Bi yandan bekleyip bi yandan kahvlerimizi yapıyor mu diye beklerken adam kepenkleri açtı ve bizi içeri aldı. Artık sabahın 6'sı olmuştu ve ilk interrail'deki geceyi dışarda geçirme organizasyonumu ilk kez yapmıştım. Kişi başı 0.80 cent tutan kahvelerimizi içtikten sonra metroya doğru yola çıktık. Bizim metro kartımız yoktu iki Alman kızda ise iki toplamda iki tane vardı. Hızlı hareket edersek arka arkaya geçebileceğimizi söylediler bize. İçerde görevli vardı önce emin olamadık ama sonra hemen deneyerek metroya para vermeden içeri girmiş olduk :). Biz Termini'ye uyumaya gidiyorduk, onlar da arkadaşlarının evine. Bizden bir durak önce inmeleri gerekiyordu onlarla da vedalaştık ve Termini'ye uyku çekmeye gittik.

Harcanan para

3.12 (kaşar+ekmek+su+sprite) + 1.1 iki su, kola + 4 euro locker + 2 euro telefon için + 2.96 euro yiyecek ve içecek = toplam 13.16 euro

Geriye kalan nakit= 725-13.6=711.4 euro

3.Gün'ü okumak için tıklayınız...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder