Yazım yeri ve tarihi: 30.08.2011 Paris Regrent Hostel saat 21:00
Bugün hostelden ayrılmamız gerektiği için saat 09:30 gibi kalkmamız gerekti. Eşyalarımızı toplayıp odaları boşalttık, aşağı kata ortak alana ve 17:15'te kalkacak trenimize kadar vakit geçirmeye başladık. Artık tren yolculuğundan bıktığım için hiç bir yere gidesim gelmiyordu. Allah'tan tek aktarmalı direk bir yolculuk olacaktı, yoksa gecenin bir saatinde yapılan aktarmalar çekilecek gibi değil!
Hostelde tren saatini beklerken Filipinli birisi ile tanıştık, Türkiye'ye falan uğrayacakmış. Ertan'nın da iki adet birası artmıştı biz daha içmeyiz diyerek ona bıraktı, çocuğa gider ayak piyango vurmuştu :). Aslında bu giderken bıraktığımız son şey değildi. Hostelden çıkmadan önce bir iki bi'şey yiyelim dedik ve marketten mikrodalgada pişirmek üzere iki tane pizza alalım dedik. Domuz eti barındırmasın diye de dikkat ettik, kasiyere falan sorduk ama tek kelime İngilizce konuşamıyordu. Bir tanesi sırf peynirli pizzaydı diğer ise domates ve barbekü sosluydu. Neyse aldık, hostele gelip paketi falan açtık ancak benim içime bir kurt düştü. Barbekü soslunun içinde domuz eti olabilir hissine kapılarak hostel mutfağında bulunan diğer elemanlara sordum. Onlardan birisi tam emin olmadığını ama yine de içinde domuz eti falan olabileceğini söyledi. Hemen internetten içindekiler kısmını İspanyolca'dan Türkçe'ye çevirmeye başladık ve içlerinden bir tane domuz eti çıktı :). Neyse yemeyelim dedik ve mutfaktaki elemanlara buyrun siz yiyebilirsin diyerek ikram ettik. Biraz şaşkın biraz da mutlu şekilde teşekkür ettiler.