30 Kasım 2011 Çarşamba

13.Gün (24.08.2011 - Barcelona)


Yazım Yeri ve Tarihi: 28.08.2011 Barcelona - Cerbere Treni saat 18:08

Gece 01:00 civarı şöyle bir uyandım sahilde... Bizimkiler yoktu etrafta. Baktım bi grup hemen aşağı tarafımızda gitarla şarkı söylüyor bir yandan şarap içiyor. Ne garip bi uyanış bu dedim içimden. Gözünüzü açıyorsunuz ve sahilde tek başınızasınız. Gecenin bir vakti, yabancı bir ülke, şarkı söyleyen Fransızlar... Tekrar kapadım gözlerimi, tabi telefonun saatini de 05:00'e kurmuştum, treni kaçıramazdık. Saat çaldığında bu sefer diğerleri etrafımda uyuyordu. Hep beraber kalkıp gara doğru yol almaya başladık o saatte.. Gara vardığımızda trenin kalkmasına daha 20 dakika falan vardı. Dördümüz bir baka oturmuş kafaları koymuştuk. Sonra uyandığımızda  trenin kalkması için 1 dakika falan kaldığını fark ettik. Çantaları nasıl aldık, trene nasıl koştuk inanamazsınız. Perona gidebilmek için merdiven inmemiz gerekiyordu ama sadece yukarı doğru çıkan bi yürüyen merdiven vardı etrafta. Başka merdiven arayışına girsek o treni kaçıracaktık ve yukarı çıkan merdivende sırtımızda koca çantalarla aşağıya indik üçümüz de. Allahtan bizim gibi son anda trene koşanlar vardı ve kompartıman görevlisi tutmuştu kapıyı onlar için. O sırada biz de son saniyesinde yetiştik trene. Yoksa bir gün daha beklerdik Nice'te :).

28 Kasım 2011 Pazartesi

12.Gün (23.08.2011 Nice)

Yazım Yeri ve Tarihi: 28.08.2011 Barcelona - Cerbere Treni saat 18:08

Tren pek rahat değildi ve doğru düzgün uyuyamadan Bologna'ya gelmiştik. Saat 04:50'ydi henüz... Bir yandan bineceğimiz tren için rezervasyon gerekip gerekmediği konusunda düşünürken diğer yandan tren saatimizi bekliyorduk. Sonra görevlinin biri oturduğumuz yerden bizi kaldırdı (istasyonun içine yere serilmiştik). Biz de peronların olduğu kısma gittik ve matı serdik yere üstüne uzandık. Bizim hemen yan tarafımızda da iki kız bisikletlerini koymuş, uyku tulumlarını sermiş bir güzel uyuyordu. Zaman bi şekilde geçti ve trenimiz geldi. Biz hemen binelim ve 1-2 saatliğine de olsa bi uyku çekelim derken o berbat manzara ile karşılaştık: trende koridorlar dahil her yer doluydu. Hindistan'daki toplu taşıma araçları gibiydi resmen. İnanılmaz kötü bir trendi açıkçası. Biz iki vagon arasındaki o boşlukta durmaya karar verdik ve o dar alana matı serip uzandık. Ancak tren her durduğunda inip binenlere yol vermek için kalkmamız gerekiyordu.

10. ve 11. Gün (21.08.2011 - 22.08.2011 Prag)



-10.GÜN 21.08.2011-
Yazım Yeri ve Tarihi: 22.08.2011 Prag-Villach Treni

Geç yatmanın verdiği yorgunlukla beraber öğlen saat 12:00 gibi uyandık. Haliyle saat 11:00'e kadar açık olan kahvaltıyı da kaçırmış olduk. Hostelin çamaşırhanesine kirli çamaşırlarımızı kişi başı 6 eurodan bıraktık. Markete uğrayarak yiyecek bişeyler aldık, karnımızı doyurduktan sonra da şehri gezmek için yola çıktık saat 14:00 gibi...

Yolda aylak aylak yürürken internet kafenin tekine girdik ve İspanya için 3 gecelik hostel rezervasyonumuzu yaptık. Aynı yerde telefonla da konuşulabiliyordu hazır görmüşken ailemize telefon falan açalım dedik. Bu arada tavsiyem bu tür internet kafe gibi yerlerden arayın ailenizi, ankesörlüye göre çok daha ucuza ve uzun konuşuyorsunuz...

27 Kasım 2011 Pazar

9.Gün (20.08.2011 Prag)

Yazım Yeri ve Tarihi: 22.08.2011 Prag-Villach Treni

Tren yolculuğumuz Viyana'ya kadar 3 kız ve biz 2 erkek bir kompartımanda ayaklı uçlu uyuyarak geçti. Viyana'daki 1 saatlik aktarma arasında sadece garın yanındaki Süpermarketi gezme şansı bulabildik :). Ucuzluğu karşısında ise şok oldu, hele Venedik gibi ateş pahası bi yerden sonra ucuzluk karşısında şaşırmak normaldi sanırım. Ayrıca yaşayan Türk sayısı sebebiyle büfelerdeki Türk gazetelerini görmek insanı hafif bi tebessüme itti, ülkemizi özlüyorduk galiba :).

Her neyse saat sabah 9 gibi trenimize binerek prag'a doğru kalan 4-5 saatlik yolculuğumuza başlamış olduk. Tabi bu yolculuk süresince dikkatimizi çeken ise sabahın bu saatinde elinde birasıyla kompartımana gelen adam oldu. Ulan bi kargalar uyansın be amcacım ne acelen var! :)

24 Kasım 2011 Perşembe

7. ve 8. Gün (18.08.2011 - 19.08.2011 Floransa - Venedik)

Yazım Yeri ve Tarihi: 22.08.2011 Prag-Villach Treni

-7.Gün 18.08.2011-


Gözümüzü açtığımızda saat 11:30 falan olmuştu. Gece olan uykusuzluğumuzu biraz olsun böyle gidermiştik. En yakın Venedik treni saat 13:30 civarıydı. Saat 12:30 gibi yerimizden kalktık ve garın sağ çıkışında "Conad" market olduğunu öğrendik. Karnımız haliyle aç gidip yiyecek bişeyler alalım dedik ve Ertan eşyaların yanında beklerken ben de gittim markete. Marketi gezdim dolaştım ve dişimize göre doğru düzgün bi' şey bulamadım. Roma Termini garındaki marketteki çeşitlilik yoktu burada. Elim boş şekilde tam marketten çıkarken öten alarm sesi ile şaşkına döndüm. O sırada o alarm cihazının tam dibinde bulunan genç market elemanı "tamam sorun değil arada oluyor" gibisinden bişeyler söyledi. Ben de zaten gelip cebimde bişeyler olup olmadığını araştırmaları için hazırdım ama o öyle deyince döndüm devam ettim.

23 Kasım 2011 Çarşamba

6.Gün (17.08.2011 Roma-Pisa-Floransa)

Yazım Yeri ve Tarihi: 22.08.2011 Prag-Villach Treni
Sabah Enriqo'nun yeni misafirlerinin gelmesinden dolayı biraz erken kalktık saat 10:00'a galan geliyordu sanırım. Fazla oyalanmadık ve herkesle vedalaşarak otobüsle Termini garına ulaştık. Roma'yı çok sevmiştim ve ayrılacak olmanın hüznü vardı biraz. Fakat mutlaka tekrar geleceğim diyerek de teselli ediyordum kendimi. Pisa'ya olan tren 12:15'teydi ve o saate kadar yemeğimizi yiyerek vakit geçirdik. Yaklaşık 4 saatlik yolculuğun sonunda Pisa'ya gelmiştik. Pisa açıkçası kasaba gibi bir yer. Adamlardaki nasıl şanssa bi kule eğiliyor ve binlerce turist geliyor :). Gardan çıktıktan sonra 1.5

euro otobüse vererek kulenin olduğu yere ulaştık (bu arada ilk defa şehir içi ulaşım için para vermiş oldum). Önce o güzel güneşin altında çimlere uzandık, oturduğumuz yerden fotoğraflar çektik. Ardından miskinliği bir kenara bırakıp kulenin dibine giderek klasik Pisa kulesini itme fotoğraflarımızı da çekerek bir nevi "hacı" olduk. Zaten şöyle çevreye bakarsanız herkesin tek amacı "iterek, taşıyarak" fotoğraf çekmek olduğunu anlarsınız.

5.Gün (16.08.2011 Roma)

Yazım Yeri ve Tarihi: 17.08.2011 Roma-Pisa Treni



San Pietro




Sabah 10:00 gibi uyandık. Ev sahibi Enriqo bize birer kahve yaptı. Adel ve Enriqo ile beraber çıkarak pizza yemeye gittik. Etsiz sadece peyirli, domatesli (margarita deniyor sanırım) bi pizza yedik ama pek de beğenmedik açıkçası. Servis parası ile beraber 10:30 euro ödedik kişi başı oraya... Beraber Collesium'a kadar yürüdük ve Adel ve Enriqo ile vedalaşarak otobüsle Vatikan'a gittik. Otobüsler bedava bu arada. Daha doğrusu kimse kontrol yapmıyor bilet falan basan da yok doğru düzgün :). Bu ikinci gelişim oluyordu Vatikan'a haliyle... Bir önceki güne daha çok kuyruk vardı ve güneşin altında beklemek zorunda kaldık San Pietro bazilikasına girebilmek için... İçeriyi dolandık, gerçekten ihtişamlı bir yer. İçeriyi dolandıktan sonra bi markete uğrayalım dedik.

22 Kasım 2011 Salı

4.Gün (15.08.2011 Roma)

Yazım Yeri ve Tarihi: 17.08.2011 Roma-Pisa treni
 Bugün yol arkadaşım Ertan gelecekti. Artık yalnız takılmak zorunda olmayacağım için mutluydum. İnternet cafe'ye girip baktığımda facebook'tan bana mesaj attmış, saat 6-7 gibi ancak Termini garında olabileceğini söylemişti. Ben de o vakte kadar "ne yapsam?" diye düşündüm. Çantamı hostelin emanetinde bırakarak hostelden ayrıldım. Çoğu hosteller sabah check-out yapsanız bile çantanızı belli bir saate kadar tutabiliyor. Her neyse daha önce de bahsettiğim Termini'deki Conad markete giderek küçük dilim pizzalardan ve yine bir gün önce yediğim salçalımsı pizzaların büyüğünden aldım. O sırada bu satırları yazdığım defteri fark ettim markette tabi hemen atıldım, günlüğüme artık başlayabilecektim. Toplamda 3,43 euro ödeyerek Aybars ve arkadaşıyla oturup sohbet ettiğimiz Piazza Del Republica'ya doğru yol aldım ve orda aldıklarımı yiyerek karnımı doyurdum. Sonra Collesium'a doğru yol aldım. Hemen oranın yanında bulunan yeşilliklere oturarak günlüğü yazmaya başladım (buraları okudunuz :) )

21 Kasım 2011 Pazartesi

3.Gün (14.08.2011 Roma)

Yazım Yeri ve Tarihi: 17.08.2011 Roma-Pisa treni

Terimini'de 1.5-2 saat aralıklı olarak uyuduktan sonra kalktık. O Venedik'e gitmek için rezervasyon yaptı ve hostel rezervasyonu için internet kafeye doğru gittik. Ben de yarım saatine 1 euro verek şöyle ne var ne yok baktım... Ardından Aybars ile vedalaştık. Bu gece için bir hostel bulmam gerekiyordu ben de ilk gün kaldığım hostele (BT rooms) gidip yer olup olmadığını sordum. Bana 1 kişilik yer olduğunu onun da 40 euro olduğunu söyledi. Çok geldi haliyle ve sırtımda çanta güneşin ortasında kalakalmıştım. Neyse ki daha önceden küçük not defterime Roma'daki bazı uygun hostelleri ve adreslerini yazmıştım. Termini garının diğer tarafında kalan Hostel Beautiful'a gidiyordum ve tam hostelin olduğu sokağa döndüm ki 2 kız ve 1 erkekten oluşan arkadaş grubu beni çevirdi. Bana ne aradığımı sordular durduk yerde ben de hostel aradığımı söyledim.